Geri

Filiz Eryılmaz: "Tüketim değil üretim için çalışmamız lazım... Kalkınmak için kemerleri sıkacağız!"

Türkiye’nin yeni ekonomik yönetiminin doğru kararlar aldığını, beklenmeyen herhangi bir durum olmadığı takdirde ülke ekonomisinin iyileşeceğine vurgu yapan Eryılmaz, “Şu anda Türkiye’nin hedeflediği amaç doğrultusunda 2024’te kemerleri fazlasıyla sıkacağız. Bireysel tüketimi azaltıp, üretimi arttırarak ekonomiyi yeniden şekillendireceğiz” dedi.


17:38:46 | 2023-11-17



Haberi Sesli Dinle

Damla DİLMEÇ / Lider Haber 

Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Neslihan Çelik Alkoçlar’ın Liderbursa YouTube kanalında hazırlayıp sunduğu Nes’li Yaşam programında İsrail-Filistin savaşının ekonomik etkileri ve Türkiye’nin ekonomik gidişatına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Dünya çok değişik bir süreçten geçiyor. Rusya-Ukrayna savaşı, tahıl koridorları, pandemi vs. derken beklenmedik pek çok şeye tanık olduk. Şu anda beklenmedik bir savaş sürüyor. Filistin- İsrail savaşında özellikle Amerika ve Avrupa’nın petrol ayağıyla ilişkili ciddi bir ekonomik durum söz konusu, bu savaş Türkiye’yi ve dünyayı nasıl etkiledi ve etkileyecek?

“Son bir buçuk yıllık süreçte bu jeopolitik risk, savaş fiyatlamaları daha fazla öne çıktı. Özellikle Rusya, Ukrayna savaşıyla birlikte. Bir miktar bu sürece alışkınız desek çok yanlış olmaz. Savaş fiyatlamasını piyasalar çok ciddi yapmadı. Savaş endişesi bile çok kısmi yapıldı. Fakat biz öyle olmadık. Biz biraz bu işi fazla fiyatladık. Özellikle borsa savaştan bu yana baskı altında ve ciddi bir düşüş eğilimi içerisinde çünkü borsa yatırımcısı şöyle düşünüyor: Bu iş bizi olumsuz etkiler. Biz Orta Doğu bölgesine yakınız, belirli ilişkilerimiz var. Bu yüzden bu bizi olumsuz sürece götürür fiyatlamasını yaptık. Şimdi küresel tarafa baktığımızda petrol fiyatları, altın fiyatları şu an fiyatlamıyor. Diyorlar ki şu an ki durumda Rusya- Ukrayna Savaşı gibi olur, uzun bir sürece yayılır. Etkisi diğer bölgelerde olmaz. Dolayısıyla bu bölgede kara harekâtı bağlamında bu iş gider şeklinde bir fiyatlama var. Tabii bu en iyi senaryo. Temelde üç senaryo var. Bu en iyi senaryoda beklenti şu. Petrol fiyatları 3-4 dolar yukarı da Dengelenir. İkinci senaryo Suriye, Lübnan'ın, İran'ın müttefiklerinin bu işin içine dahil olması, orada süreç biraz daha kötüleşebilir. Petrol fiyatları 8-9 dolar yukarıda yönde yükselerek bir denge olabilir. Tabii ki bu biraz daha risk iştahını azaltacağı için endeksler tarafında baskı yaratabilir. En kötü senaryo İran'ın bu işin içine dahil olması. İran dahil olunca Amerika’nın da dolaylı ya da direkt bir şekilde dahil olacağı bir süreç olacağı için burada 150 dolarları aşacak bir petrol beklentisi var. Piyasa şu anda bu iş çok yayılmaz, dolayısıyla kara harekâtı gider şeklinde. Tabii takip etmek lazım fakat benim de şu anda öngörüm bu yönde. Amerika bir gözdağı veriyor. İran biraz arka planda duruyor olsa da savaşlar rasyonel nedenlerle çıkmayabiliyor. Herhangi bir şey ateşleyebiliyor. Böyle bir süreçte de değişebilir, bunu takip etmek lazım.”

Orta vadeli program ve onun öncesinde yeni ekonomi yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle planları, programları hakkında neler düşünüyorsunuz? Enflasyon beklentileriyle ilgili. Neler düşünüyorsunuz?

“Yeni ekonomi yönetimi gerek Hazine ve Maliye Bakanı gerek bakanlıklar gerek Merkez Bankası Başkan Yardımcısının yapılması gerekeni yaptıkları kanaatindeyim. Rasyoneline dönüş Ortodoks politikaya dönüş yolunda adımlar atılıyor. Doğru adımlar bunlar hem içeride hem dışarıda bunlar olumlu karşılanıyor ve destek de görüyor. Tabii bu süreçte onların attığı adımların daha iyi sonuç bulabilmesi için yabancı kaynak girişine çok ihtiyacımız var. Eğer yabancı kaynak girişi eksik kalırsa o orta vadeli sunulan, hedefleri gerçekleşmeme olasılığı güçlü olabilir. Zaten Mehmet Şimşek ve Hafize Erkan'ın birinci gayesi yurtdışına gidip Türkiye'nin yeni politikalarını ve hedeflerini anlatmak noktasında olduğunu görüyoruz. Ocakta yine Morgan'ın uluslararası yatırım toplantısı olacak. Hemen arkasından Davos’a gidilecek. Orada görüşmeler olacak. Bu çabalar bile yabancı kaynak girişinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla orta vadeli plan önemliydi. Yeni ekonominin programı çok merak ediliyordu. Hatta bir ara eleştirildi, niye programları yok diye, genel olarak hedeflere baktığımızda oldukça rasyonel oldukça tutarlı, içten tutarlılığı yüksek. Sadece orada şu çok tartışıldı, orta vadeli planda, Büyümeyle enflasyona baktığımızda enflasyonu bu kadar hızlı düşüreceksek, büyümeden fedakârlık yapmadan nasıl gidebiliriz? Bu tartışmanın olduğu nokta. Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası enflasyon raporunu açıkladı. Dolayısıyla şu imada bulunuyor: Önümüzdeki sene biz ekonomiyi sıkacağız, çok sıkı politikalar uygulayacağız ve yüzde 75 enflasyonla tepeyi göreceğiz. Mayıs 2024’ün sene sonunda yüzde 36’ya düşüreceğiz diyor. Piyasa için bu biraz iyimser bir tahmin. Buna rağmen, içeride beklenmedik bir durum oluşmazsa, dışarıda bu savaş farklı bir hal almazsa hiç beklemediğimiz bir şey olmazsa. Belki yüzde 36 olmaz ama eğilim güçlü olur. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın da gidişatı oldukça olumlu, içsel tutarlılığı yüksek, özellikle büyüme bir buçuk, enflasyon yüzde 36 Dedi. Piyasa bunu daha olumlu karşıladı. Bundan sonraki süreç en kritik süreç, bizim sınavımız, ne kadar yabancı kaynak girişi olacağı çünkü yabancı kaynak girişi olmadan istediğimiz kadar doğru politikaları uygulayalım. Hem enflasyonda hem büyüme kanalında hedeflerinize ulaşmak mümkün olmayacak. Yabancı yatırımcılar şu an bekle gör modundalar. Diyorlar ki: ya evet doğru politikaları uyguluyorsunuz ama daha ne kadar uygulayacaksınız? İstikrarlı gidecek mi bir bunu görelim diyorlar. Seçimi bekliyorlar, Biraz da seçimden sonra bakacaklar, Nasıl olsa seçim geride kaldı, artık kimseyi ikna etmeye gerek yok. Seçim yatırımımı değil mi onu görmek istiyorlar. Bir de devam ediyorsunuz fakat sonuç alabilecek misiniz diyorlar. Onu da görelim enflasyon çok yüksek, makro ekonomi birikmiş bazı geçmiş dönemlerde dengesizlikler var. Onları kaldırabilecek misiniz? Bir de kırılgan bir ekonomi olarak da adlandırıyorlar. Haklı olarak, diyorlar ki dışarıda hiç beklemediğimiz, olumsuz bir şey oldu veya içeride kırılgan olduğunuz için çok kötü sonuçlara hızlı gidebilirsiniz kaygısı da var. Biraz şu da var, dolar ve TL'nin de seçim sonrası biraz daha artacağı beklentisi var. 33-34’lere gelecek. Biraz dolar yükselsin, o zaman gidelim mantığı var. Benim de beklentim bu yönde. Yani seçime kadar akmasa da damlar süreçte gideriz. Bir hafta çıkış olur, bir hafta giriş olur. Seçimden sonra da dışarıda konjonktür çok kötü olmazsa likidite anlamında, savaş, daha farklı noktalara... Bir tehlike de şu Fed bir önceki toplantıda 2024’te belki faizi arttırmayacağım ama kolay kolay da faiz indirmeyeceğim dedi. Bu şu demek borçlanmanın maliyeti yüksek olacak ve kolay kolay da para ana vatanından bizim gibi gelişmekte olan ülkelere gelmeyecek. Bunlara rağmen, savaş kötülemezse, daha bilmediğimiz bir şey gelmezse 2024’ün ikinci yarısından sonra yabancının seçim sonrası sürece göre daha hızlı geleceği kanaatindeyim. Orada bir şeye daha bakmamız lazım. Şimdi bazı büyük fonların izahnameleri vardır. İzahnamelerinde bir ülkenin yatırım yapılabilir seviyede olması gerekiyor. 15 Aralık'ta Modis var. Ben orada kredi notunda olumlu bir revizyon bekliyorum açıkçası. Çünkü Para politika kanalında atılan adımlar doğru.”

Yatırımcıların bakış açısı nasıl değişir?

Bu revizyondan sonra Para politikalarında ve dünyanın bize bakış açında nasıl bir değişim olur?

“Kesinlikle çok büyük bir değişim olur. Büyük bir kırılma olur. Olumlu yönde revizyon çok büyük artı olacaktır. Kısa süreli bir revizyon olacak. Zaten iki kurum kredi not görünümünü negatiften durağına çekti. Bu olumlu bir revizyon. Kredi notunda zaten biraz geriden geliyorlar. Her şey çok iyi gitse de biraz yavaş hareket etme eğilimindeler. Bence çok olumlu olur ve piyasaya da bir can suyu olur kanaatindeyim. Olumsuz bir şey olmadığı sürece 2024’ün ikinci yarısında tıpkı Mehmet Şimşek'in de söylediği gibi yabancı kaynak girişinde de hızlanma görürüz kanaatindeyim.”

Peki siz ne önerirsiniz? Üretimi arttırmak ve bu finansmana erişimi kolaylaştırmak için hangi adım daha doğru olur?

“Aslında çözülmesi çok kolay bir süreç değil. Eğer biz fiyatlamaları, faizi doğru yerde, istiyorsak bu süreç yaşanması gerekiyor. Şu noktada mevduat faizleri aşağıda olmamalı. Olursa TL’ye talep olmaz. Dövize talep yine artar. Çünkü TL'nin en azından beklenen enflasyona yakın bir getirisi olması lazım. Dolayısıyla kredi faizini aşağıya çekmek için ticari kredi faizlerini, mevduat faizlerini aşağı çektiğiniz zaman bu para politikası etkinliğini azaltır. O zaman ne lazım, mevduat faizlerini, para politikalarını arttırmak için yukarı çekmek lazım. Yukarı çektiğinizde mecburen bankada ticari kredi faizini yukarı çekiyor. Çünkü arada bir pozitif pozitif makas olması lazım. Haliyle zorlu bir süreç. Belki bir takım ek düzenlemelerle biraz daha rahatlatılabilir. Belki şu olabilir, o seçici kredi politikası kapsamı biraz daha genişletilebilir. Onun dışında bir paket gerekir, onun içinde bir paket gerekir. Atılan adımlar ve gelecek yabancı kaynak ne kadar güçlü olursa buralar daha fazla desteklenebilir diye düşünüyorum. Sıkıntılı bir süreç bu anlamda bizi bekliyor.”

Bir önceki yıla göre, bu son iki ayda 2023’ü nasıl kapatırız sizce?

“Büyüme anlamında kötü kapatmayacağız. Ben yüzde 4,5’a yakın Büyümeyle kapatacağımızı düşünüyorum. Enflasyonu zaten artık alışılagelmiş yüzde 65 civarı bir enflasyon olacak. Büyüme tarafında 2024’te yüzde 4 büyüme bekliyoruz ama bu özellikle finansmana erişim çözülemezse büyüme kötü hal alabilir. Hatta daha da durgunluğa gidebiliriz diyenler de var. Burası kritik biraz ama bence 2024’ün içerisinde yüzde 4’lük büyümenin iyimser olduğunu düşünüyorum. Her şey çok iyi gitse bile yüzde 2,5- 3 arasında en iyi tahmindeki merkez Bankası geçtiğimiz hafta yüzde 1,5- 2 tahmini verdi. Dolayısıyla takip etmek lazım. Eğer sıkılaştıracak etki çok güçlü olursa gerçekten yüzde 2 civarında büyümemiz 2024 yılında olabilir. Aksi takdirde enflasyonu düşürmemiz mümkün değil. Orta vadeli programın hedeflerine uymak için dediğiniz gibi kemerleri sıkacağız.”

Vatandaş nereye yönelsin?

“Mutlaka öncelikle bir portföy olmalı elinizdeki parayı tek bir araca yatırmamanız lazım, riski dağıtmanız lazım. Dolayısıyla diyelim ki finansal okuryazarı daha düşük olan bir yatırımcıdan başlayalım. Mutlaka portföyünün yüzde 20-30’u oranında bir altın olmalı. Burada noktada altın bu noktada altın Sertifikası olabilir, Fiziki altın olabilir veya altına dayalı yatırım fonları var. Bazı bankalar yatırım fonu almasını sağlıyor. Mutlaka yüzde 25 altına dayalı bir ürüne yatırmaları gerekiyor. Altın tarafında da her geri çekilme bir alın fırsatı, orta ve uzun vadeli yatırımcı için. Çünkü 2024’ün ikinci çeyreğinde altın kademe kademe tarihin zirvelerini görecek. Bunun dışında döviz de artık dolar TL'de güçlü artışlar beklemiyoruz. Enflasyon üzerinde artış beklemiyoruz. Dolayısıyla dövize yatırım yapmak isteyenler euro talep edebilirler. Euro Bond bu anlamda öne çıkabilir. Bunun dışında mutlaka TL mevduatta paramızın bir kısmı olmalı. Evet hala belki reel pozitif harcı yok ama çok güçlü reel pozitif faiz de yok ama eskisine göre daha Mevduat faizleri yüksek. Bir kısmı TL mevduat olmalı. Eğer yapabiliyorsak borsa her zaman fırsatlar sunar. Borsada da dikkatli olmak gerekiyor. Hisse ve sektörde ayrışmalar güçlü fakat güçlü çekilmeler de olabiliyor. Örneğin 7 bin 400 ile 7 bin arası iyi bir alım fırsatı olabilir. Yine borsa okur yazarlığı güçlü olmayan yatırımcılar yine bankalara giderek ya da aracı kurumları giderek doğru hisseler ya da hisse yatırım fonlarına belirli miktarlarda paralarını daha orta ve uzun vadede perspektifte dağıtabilirler diye düşünüyorum.”


ETİKET :   liderliderbursabursason dakikagündemhaber