Uludağ’ın OSB’sinde neler olmuş öyle!

CHP Genel Merkezi'nin meşhur bir kedisi vardı, Şero... Şero bazen normal vaziyetinin dışında miyavladığında Bay Kemal'in danışmanları bu işte bir iş var diyerek sormadan araştırmadan Kılıçdaroğlu'nu doldurup iktidarı suçlardı. (Gerçi şimdi Şero yok, başkaları yapıyor bu işi…)

Sonrası malum, Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlık döneminde de cumhurbaşkanlığı döneminde de yüzbinlerce liralık tazminat davaları açıp bunları kazandı ve parasını da hayır kurumlarına bağışladı...

Uludağ OSB’de yaşanan ve kamuoyunu meşgul eden olaylarla ilgili bir yazı yazacakken şimdi nereden çıktı bu Şero diyenlere....

Karşımıza öyle bir dolmuş ve dersini çalışmış bir Enes Çelik çıktı ki, anlattıklarının belgesini bir bir üyelerinin ve basın mensuplarının önüne özgüvenle sundu… Yani diyeceğim, Çelik,

Şero gibilerin miyavlamasını farklı yorumlayarak, kafasından yazdığı senaryo ile hareket etmedi…

Kulaktan dolma bilgi veya muhalefetin uydurması basma kalıp cümleleri hiç kurmadı…

Bu tür basın toplantıları sıkıcıdır çünkü hep yuvarlak kelimeler, cümleler kullanılır genellikle ne şiş yansın ne kebap babından…

Ama Enes Çelik’in konuşmasında yuvarlanan laf değil, beli kırılan cümlelere şahitlik ettik…

Yazıya başlarken dedik ya, Şero'nun miyavlaması ile elde edilen işkembe bilgileri değildi anlattıkları...

Bilgi belge doküman ne varsa hazırdı... Yani yaşananları işkembeden sallamıyordu Enes Çelik...

Bilgi belge dökümana dayanmayan konuşma zaten insanın kendisine olan güvenini sarsar, mutlaka bir yerlerde pot kırmasına sebep olurdu.

Çelik konuştukça açılıyor, açıldıkça biraz daha öfkelenerek, biraz da öfkesini kontrol ederek yaşadığı haksızlıklara isyan ediyordu...

Çünkü anlattığı rakamlar, yapılan usulsüzlükler yenilir yutulur işler değildi...

Milyonlarca rakamların çarçur edilmesinden, yine milyonlarca liranın israfından, haksız ödemelerden, peşin ödenen ama sonu gelmeyen işlerden bahsediyordu...

NELER GÖRDÜ, NELER YAPTI, NELER YAŞADI…

İşte uzun gecenin özetinde Çelik’in sözlerinden satır başları…

* Göreve geldiğimizde 141 milyon borcumuz vardı. Şu an ise 84 milyon TL borcumuz var. 4 ay önceki faiz oranlarıyla şimdiki arasında ciddi fark var. Alacaklarımız 26 milyon liraydı. Şimdi 78 milyon lira bir alacağımız var.

* Ankara'da bir ofis vardı orayı kapattık. 32 kişilik sabit personeli 23 kişiye indirdik. Makam aracını sattık. Gayrimenkuller üzerinden 4 milyon lira gelir elde ettik.

* OSB'mizde yıllardır meydana gelen elektrik kesilmesi ise en çok biz iplikçileri etkiliyordu. Yaşanan sıkıntıyı çözmek istedik fakat çok fazla sıkıntı çıktı yine. Biz de yeni bir hat çektik. Elektrik sorununun tek çözümü vardı. Fakat onu da yarım bırakmışlar.

* Uludağ OSB'nin Marmaris’te 10 yıllığına kiraladığı otel var. OSB kendi sınırları içerisinde sosyal tesis kiralayıp yapabilir. 3 milyon lira otel tadilat paraları var. 10 yıllık peşin ödenen 6 milyon liralık bedeli var. Konuyla alakalı hukuk davası açıldı… Soruyorum buradaki arkadaşlara kim gitti bu tesise… Bir kişi bile o tesise gitmediği gibi, tesisin varlığını ilk kez duyanlar bile var…

* Uludağ OSB'ye yapılacak bir otel yok. Kaba inşaat taahhüdü var. Burada bir maliyet çalışması yaptık. Otelin yapılacağı yeri de satmış. Hem otel yapacağız diyorsun, sonra da bu yönetim bizi engelledi diyorsun.

* Şef Bülent’e buranın sosyal tesis olduğunu söyledik. Sonra bir baktık ki mekanın yüzde 70'i eski OSB başkanının oğlu. Şef Bülent ile anlaşamadığımız için kendi sosyal tesisimizi yapma kararı aldık.

İşte bunları anlattı özetle Enes Çelik… Sadece burs konusuyla ilgili konuşulanlara girmek istemedim… Vicdani meseleler Allah ile kul arasında kalmalı diye düşünüyorum…

Uludağ OSB Yönetim Kurulu Başkanı Enes Çelik, şeffaflıktan yana olmak adına, 6 ayda bir bilgilendirme toplantısını yapacaklarını dile getirirken, bakalım o toplantı projelerinde olduğunu söylediği Uludağ OSB sınırları içinde inşa edilecek mekanda mı olacak yoksa ‘Şef Bülent’ olayı çözülerek burada mı yapılacak hep birlikte göreceğiz…