x


x
x
Atatürk ve bozkurt

Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türklüğün simgesi olarak bozkurt figürünü kullanıyordu. Nasıl ki Fransızların sembolü horoz, Rusların sembolü ayı ise Türklerin sembolü de bozkurttu. Atatürk ve Bozkurt, Mustafa Kemal ölene kadar yan yana anıldı.

Atatürk’ün ölümünden sonra Atatürk dönemini silmek için özel bir gayret sarf eden İnönü, bozkurt sembolünü de unutturmaya çalıştı. Halbuki Atatürk, "bozkurt" figürünü her yerde kullanmaya özen göstermişti. Bozkurtlu pullar çıkartmış genç posta idaresi yıllarca bu pulları kullanmıştı.

Ulu Önder Atatürk’e kadar da Türkler tarih sahnesinde birçok kez bozkurtla var olmuştur. ‘Bozkurt’ Türk milletinin inanışlarında, bir Ata, rehber ve kurtarıcı rolü üstlenmiştir. Şaman döneminde Türkler uzun süre bozkurt soyundan türediklerine inanmışlardır.

Türk destanlarında baba bozkurt Türk neslinin tehlikeye düştüğü anlarda ortaya çıkmış ve Türklüğün devamını sağlamıştır. Ergenekon Destanı da bu efsanelerden biridir. Ötüken’de Türk zora düşünce bozkurt ortaya çıkmış ve soyun devamını sağlamıştır.

Ulu önder Atatürk de bozkurdu hayatımıza yeniden sokmuştu; bozkurt simgeli para bastırmış, bozkurt markalı sigara ürettirmiş, hatta çalışma masasındaki çağırma zili bile bozkurt figürüymüş...

Bozkurt Türk tarihinde bağımsızlığın ve Türk birliğinin simgesidir. Dikkat edin, şimdi ise Türklüğün bağımsızlığını ve birliğini Cumhur ittifakı temsil etmektedir. Rahmetli Alparslan Türkeş, Atatürk’ten sonra bozkurt sembolünü yeniden hayata kazandıran Türk’tür. Bugün de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bozkurt figürüne sahip çıkmaktadır.

Bozkurt bağımsızlığın ve birliğin sembolü olarak Cumhur ittifakında yeniden şekil bulmuştur. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde başlatılan Türkiye Yüzyılı’nın yol göstericisi de Bozkurt öğretisi olacaktır.

6’LI MASA’NIN ÇARPAN ETKİSİ

Altılı masanın etrafında sandalye bulan siyasi liderlerin hepsi sandalyelerini koltuğa çevirme hayaliyle yanıp tutuşuyorlar. Hepsi kendisini darı ambarında gören tavuk gibi iktidar rüyasına kapılmışlar. En yaşlı üye sıfatıyla Temel Karamollaoğlu masa toplantılarının haricinde liderlerle tek tek görüşüp masanın önemini, birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışsa da liderleri rüyadan bir türlü uyandıramıyor. İlk kez 12 Şubat’ta toplanan CHP, İYİ Parti, DP, Saadet, Gelecek ve DEVA Partisi bu toplantının ardından her ay bir siyasi partinin genel merkezinde toplanma kararı almıştı. Bu süreden sonra toplanan partiler kamuoyunda ‘altılı masa’ olarak adlandırılmaya başladı. Ama masanın ilk kurucusu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’dur. 12 Şubat öncesi 6 partinin yetkili organları Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla parlamenter sistem için çalışmalar yapmaya başlamışlar, daha sonra bu liderler seviyesine yükselmişti. Ama her ne hikmetse bugün tüm masa liderleri başarıyı kendilerine yazmaya çalışıyorlar. Altılı masayı çarpan etkisi olarak kullanmaya çalışan küçük partilerin yanı sıra bir de altılı masanın çarpan etkisiyle oyunu yükselten İyi Parti var.

İYİ parti lideri Meral Akşener ve ekibi tüm masanın başarısını kendilerine endekse ederek buradan oy devşirmeye çalışıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığını istemelerinin altında yatan gerçek de işte bu. Kemal bey aday olursa, masada varılan mutabakat gereği İYİ Parti de tüm gücüyle Kılıçdaroğlu için çalışacak, onun için oy toplayacak ama bu çaba Meral hanımın liderliğinin sorgulanmasına ve dolayısıyla İYİ Parti’nin oy kaybetmesine neden olacak. Meral Hanım alfa karaktere sahip, baskın özellikleri olan bir liderdir. Siz bakmayın öyle ben Cumhurbaşkanı olmak istemiyorum dediğine. O bu sistemi istemiyor. Parlamenter sistemde icra yetkileri alınmış bir Cumhurbaşkanı ile icranın başındaki bir Başbakan olmak istiyor. Yoksa Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi içinde sıradan bir Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına razı değil. Güçsüz bir Cumhurbaşkanı yönetiminde icracı Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı yapabilir. İlk başlarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığında etkisiz kalacağını hesap ederek “Başbakan olmak istiyorum” açıklaması yaparken, son gelinen noktada kendisi söylemese de partide kendisine yakın isimler Kılıçdaroğlu’nu istemediklerini açık seçik beyan ediyorlar. Görünen o ki, Meral Akşener kendisine uygun bir Cumhurbaşkanı arayacak, bulamazsa kendisi bile aday olabilir.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

1936 yılında imzalanan Montrö Anlaşması, savaş gemilerinin ve ticaret gemilerinin boğazdan geçişlerini düzenler. Ticaret Gemileri genelde serbestçe boğazlardan geçebilir. Hatta Türkiye'nin ticaret gemilerinin geçişlerini engellemek gibi bir seçeneği de yoktur. Geçişlerinden üzerinde herhangi bir ücret (sağlık ile ilgili küçük bir miktar hariç) talep etme imkanı mevcut değildir. Savaş gemileri de eğer Karadeniz’e kıyıları yoksa 15 gün önceden, Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler de 7 gün önceden bildirim yaparak boğazlardan geçebilirler. Karadeniz’e kıyısı bulunmayan ülkelerin savaş gemilerinin Karadeniz’de kalma süreleri 21 gündür. Denizaltı ve uçak gemileri ise boğazları kullanamaz. Yani siz bakmayın öyle Amerikan Büyükelçisi’nin savaş gemisinden poz vermesine. Tipik İngiliz taktiği... Osmanlı’nın son döneminde padişaha bir şeyler kabul ettirmek isteyen İngilizler hemen savaş gemilerini boğaza gönderirlermiş. Ama Amerikalılar İngiliz taktiğini uygularken bir şeyi unutmuşlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye, eski Türkiye değil.

 

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (0 Yorum)
Yorum Sıralaması:

Diğer Yazıları

Siyasetler üstü…

01.06.2023 - 12:00


Milli irade tecelli oldu

29.05.2023 - 12:00


İmamoğlu top çeviriyor

23.05.2023 - 12:00


Referandum yalanı

22.05.2023 - 12:00


Yaparsa reis yapar…

19.05.2023 - 12:00


Tek suçlu seçmen!

18.05.2023 - 12:00


Şehit anneleri

15.05.2023 - 12:00


İnce ince kumpas

13.05.2023 - 12:00


Üst akıl belli oldu

12.05.2023 - 12:00


Taş atanın suçu yok mu?

10.05.2023 - 12:00


Provokatörler sahnede!

09.05.2023 - 12:00


Ekonomiyi kim yönetecek?

08.05.2023 - 12:00


Bu nasıl ittifak?

05.05.2023 - 12:00


Türkçülük üzerine…

04.05.2023 - 12:00


Biri bizi gözetliyor…

28.04.2023 - 12:00


Bu nasıl bir trafik!

25.04.2023 - 12:00


“Ben Aleviyim” demek

24.04.2023 - 12:00


Ben Aleviyim ne demek?

21.04.2023 - 12:00


Araba sevdası

20.04.2023 - 12:00


Seçimlere meraklı Japon

19.04.2023 - 12:00


Adı Mahsune

14.04.2023 - 12:00


15 Mayıs sabahı

07.04.2023 - 12:00


Ah CHP… Vah CHP…

03.04.2023 - 12:00


İsrail’de ne oluyor?

28.03.2023 - 12:00


Dezenformasyon

27.03.2023 - 12:00


Meral Hanım ne yapacak?

24.03.2023 - 12:00


Hoş geldin ya Ramazan!

23.03.2023 - 12:00


Cem Uzan tarih mi oldu?

22.03.2023 - 12:00


Asker sahaya inmedi!

21.03.2023 - 12:00


Şiddete hayır…

17.03.2023 - 12:00


Yıllanmış yasaklar

14.03.2023 - 12:00


Kentsel dönüşüm şart

10.03.2023 - 12:00


Aday adayı adayları

08.03.2023 - 12:00


PÜRÜZ ÇÖZME TOPLANTISI

01.03.2023 - 12:00


KIZILAY SATTI AHBAP ALDI

28.02.2023 - 12:00


Fenomenden gazeteci olmaz

23.02.2023 - 12:00


Hepimiz yer bilimciyiz…

22.02.2023 - 12:00


Deprem sonrası

21.02.2023 - 12:00


Eşref Bitlis'in ardından

20.02.2023 - 12:00


Depremde gazetecilik...

17.02.2023 - 12:00


Biri bizi gözetliyor!

15.02.2023 - 12:00


Neredesin, nerede?

14.02.2023 - 12:00


Provokatörler sahnede

13.02.2023 - 12:00


Devlet Millet el ele

10.02.2023 - 12:00


Milli Birlik Zamanı

09.02.2023 - 12:00


Asrın felaketi

08.02.2023 - 12:00


Geçmiş Olsun Türkiye!

07.02.2023 - 12:00


Kısa tanıtım (teaser)

06.02.2023 - 12:00


Psikolojik harp

03.02.2023 - 12:00


Hani nerede aday?

02.02.2023 - 12:00


YENİDEN MERHABA

01.02.2023 - 12:00


Ekonomi Spor Magazin Bursa Kültür-Sanat Sağlık Gündem Bilim - Teknoloji Siyaset
Anasayfa Kategoriler #
ÜYE VE KÖŞE YAZARI GİRİŞİ
GİRİŞ BAŞARILI YÖNLENDİRİLİYOR
GİRİŞ BAŞARISIZ !