Dünya Kupası için geri sayım
Bugün siyasetten, ekonomiden biraz uzaklaşıp buruk bir şekilde izleyeceğimiz Dünya Kupası’na değineceğiz.
Belki de tarihin en güzel Dünya Kupası’na şahit olacağız.
Son kez Dünya Kupası’nda forma giyecek olan Messi ile Cristiano Ronaldo kupayı almak için aşırı derecede motive olmuş durumda.
Portekiz ve Arjantinli futbolseverler de heyecanla kupanın başlamasını bekliyor.
Arjantinli fenomen taraftarı grubu geçtiğimiz günlerde Messi’yi sakatlayan bir futbolcu olursa onları ölümle tehdit etmişti.
Tarihin en güzel Dünya Kupasını izlemenin yanı sıra ilginç olaylara ve sürpriz sonuçlara da şahit olabiliriz.
Mesela şuan dünyanım em iyi forvetleri arasında bulunan Kylian Mpapbe de kupayı almak için odaklanmış durumda.
Öte yandan kadrosunda Lukaku, Hazard, Axel Witsel ve ülkemizde forma giyen Batshuayi ve Mertens’in forma giydiği Belçika da sürpriz yapabilir.
Kupanın gediklisi İspanya ve Hollanda alışık olduğu finallere kupa için mücadele edecek.
Brezilya’ya ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Neymar ve arkadaşları yılların verdiği tecrübeyle daha dinç ve dinamik bir şekilde kupaya hazırlanıyor.
Geçtiğimiz Dünya Kupası’nda genç ve tecrübesiz oldukları için kupayı alamamışlardı.
Şimdi olgunlaşan Neymar ve arkadaşları bence kupanın en favori takımı konumunda.
Kısa bir analiz yaptıktan sonra içimizin burukluğunu da dile getirmek istiyorum.
Kupa maçları yaklaştıkça aklıma 2002 Dünya Kupası geliyor.
Hasan Şaş’ın Brezilya’yı ekarte ettiği hali, Ümit Davala’nın saç stili, Şenol Güneş’in yüzündeki tebessüm, İlhan Mansız’ın Roberto Carlos’u madara ettiği anı, Yıldıray Baştürk’ün bir orkestra şefi gibi oynadığı anlar çıkmıyor aklımdan.
Bu Dünya Kupası’nda biz de olmalıydık.
Sevincimizi kursağımızda bırakanlar yanlış yöntemlerle futbolumuzu geriye itmeye devam ediyor.
Türkiye Milli Takımı’nın yeri Dünya Kupası’nda olmaktır.
Futbolcularımız televizyon başında değil, sahada olmalıydı.
Yapılan hatalardan ders alıp, diğer turnuvalara katılmayı başarmak ümidiyle.
ETİKET :